-
1 durmak
1. انقطع [اِنْقَطَعَ]Anlamı: dinmek, kesilmek2. تعطل [تَعَطَّلَ]Anlamı: ışlemez olmak, çalışmamak3. تقطع [تَقَطَّعَ]Anlamı: dinmek, kesilmek4. توقف [تَوَقَّفَ]Anlamı: hareketsiz kalmak5. حيا [حَيَّا]Anlamı: varlığını sürdürmek6. وقف [وَقَفَ]Anlamı: hareketsiz kalmak -
2 çakılmak
تسمر [تَسَمَّرَ]Anlamı: hızla düşüp saplanmak, bir yerde hareketsiz kalmak
См. также в других словарях:
çakılıp kalmak — bir yerde uzun süre hareketsiz kalmak Bir arıza yapsa araba çakılıp kalacağız. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
donmak — nsz, ar 1) Sıvı, soğuğun etkisiyle katı duruma gelmek, buz tutmak 2) Yaşamını yitirmek, soğuktan ölmek Donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım. S. F. Abasıyanık 3) Çok üşümek 4) Bitki soğuktan zarar görmek, yararlanılmaz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çivilenmek — nsz 1) Çivi ile tutturulmak, mıhlanmak 2) e, mec. Aynı noktaya sürekli olarak bakmak Kıpırdamadan duruyordu. Başı dikti, gözleri kapıya çivilenmişti. A. Sayar 3) e, mec. Bir yerde hareketsiz kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
pineklemek — nsz 1) Uyuklamak, uyuklar gibi hareketsiz kalmak İki gün hemşehrilerinin kahvesinde pinekledi. Ö. Seyfettin 2) mec. Boşa zaman harcamak 3) mec. Bir yerde hiçbir iş yapmadan oturmak Senin gibi babaevinde ... pinekleyen taze dul çok! H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
İRTİFAK — Bir yere dayanma. * (Kap) dolma. * İhtiyaç duyma. * Arkadaşlık etme. * Tıb: İki kemiğin hareketsiz kalmak üzere mafsallanması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölü — sf. 1) Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan, diri karşıtı Bir gün gelip ölülerimizi parayla taşıtacağımızda şüphe yok. M. Ş. Esendal 2) is. Ölmüş insan, müteveffa, mevta 3) is. Hayvan leşi Bir tavuk ölüsü. 4) mec. Güçsüz Ölü kandil. 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük